Kanunievvel Ne Demek? — Romantik Nostalji mi, Bilgi Kirliliği mi?
Peşin söyleyeyim: “Kanunievvel” demek Aralık demektir. Evet, evinizdeki duvarda asılı, şekil şukul Noel ışıklarıyla süslenen o Aralık. Ama mesele sadece bir ay adı değil; dilin, tarihin ve hatırlama biçimimizin ideolojik bir alan olduğunun canlı kanıtı. Benim iddiam şu: Kanunievvel gibi terimleri sorgusuz sualsiz kutsallaştırmak, tarih bilincini derinleştirmiyor; tam tersine, kullanışlı bilgiyle süslenmiş bir sis perdesi yaratıyor. Bu kadar net.
“Kanunievvel” Neden Bu Kadar Kafamızı Karıştırıyor?
Çünkü takvim bir zaman çizelgesi değil, bir hafıza rejimidir. Osmanlı bürokrasisi yüzyıllar boyunca farklı takvim katmanlarını üst üste bindirdi: Hicrî, Rûmî (mâlî) ve nihayetinde Milâdî. “Kanunievvel” bu katmanların içinde Aralık’a denk gelir; fakat arşivde bir belgeye bakarken Rûmî takvimin kimi dönemlerde Jülyen’le, kimi düzenlemelerle Milâdî’ye yaklaştırıldığını, üstelik 13 günlük farklar meselesinin tarihsel bağlama göre değiştiğini unutursanız, ‘Aralık’ diye okuduğunuz tarih bambaşka bir güne kayabilir. Yani romantik bir ay adıyla flört ederken araştırma tasarımınızı sabote edebilirsiniz.
Kelimenin Kökleri: Edebî Tını mı, Erişim Engeli mi?
“Kânun” kökeni itibarıyla Levant coğrafyasındaki adlandırma geleneğiyle akraba; “awwal/sânî” kalıpları “birinci/ikinci” ayrımını verir. Bu etimoloji kulağa hoş geliyor, metne edebî bir patina katıyor, kabul. Fakat sorum şu: Bugünün okuruna tarih bilgisini ulaştırmak mı istiyoruz, yoksa onu dili çözmeye çalışırken yolda mı bırakmak istiyoruz? Dilde arkeoloji güzeldir; ama arkeoloji, kazı alanında güvenlik şeridi olmadan tehlikelidir. “Kanunievvel”in tınısını seviyorsanız, metne parantez içinde açık karşılığını da koymak (Aralık) okuyucuyu güçlendirir. Aksi halde bilgi eşitsizliğini yeniden üretiriz.
Arşiv, Akademi ve Popüler Kültür: Üç Tarz-ı “Kanunievvel”
Arşivci için Kanunievvel, belgeye doğru zamanda dokunmanın anahtarıdır; miladî dönüşüm noktaları iyi bilinmezse yanlış tarihleme zincirleme hatalar doğurur. Akademisyen için Kanunievvel, bağlama sadakat demektir; ama bağlamı açıklamadan terimi havaya fırlatmak, metni gizemli kılmaktan başka ne işe yarar? Popüler yazar içinse Kanunievvel, “nostaljik doku” üretir; ancak doku, dikişi taşıyamazsa ilk gerilimde sökülür. Peki biz ne istiyoruz: Gösterişli kelimeler mi, sağlam tarih okuryazarlığı mı?
Zayıf Yönler: Romantizm Fazlası, Şeffaflık Eksiği
Bir: Standart dışılık. Kanunievvel tek başına, hangi takvimle eşleştirildiğini söylemez. Rûmî teşrînler, kânunlar, şubatlar… Bunların her biri dönemsel dönüşümlerle farklı günlere “oturur”. İki: Eğitim maliyeti. Okur kanalı daralır; kavramı her seferinde açıklamak zorundasınız. Üç: SEO ve erişilebilirlik. Dijital çağda “Aralık 1908” yazarsanız herkes bulur; “Kanunievvel 1324” derseniz arama motorları da, insanlar da iki kere düşünür. Dört: Romantik sis. Sözcüğe yüklediğimiz nostalji, eleştirel mesafemizi bozar. Dil, tarihe saygı kadar açıklık da talep eder.
Güçlü Yönler: Bağlamsal Zenginlik ve Bellek Derinliği
Adil olalım: Kanunievvel’in çekiciliği, bizi metnin kendi zamanına çivileyebilmesinden geliyor. Arşivde “Kânun-ı Evvel” gördüğünüzde, yalnızca tarihe değil, o tarihin ritmine de temas ediyorsunuz. Sözcük, coğrafyayı, dil dolaşımını, idari reformların zikzaklarını hatırlatıyor. Yani, doğru yerde ve doğru biçimde kullanıldığında anlatıya derinlik katıyor. Fakat bu derinlik, şeffaflıkla birlikte sunulmadığında, derin kuyuya taş atmaya dönüşüyor.
Eleştirel Öneri: İki Dilli Zaman Politikası
Çözüm basit ama cesaret ister: “Kanunievvel (Aralık)” yazın. İlk geçişte parantezle modern karşılığını verin; belgedeki tarihleri hem özgün biçimiyle hem Milâdî karşılığıyla not edin (gerekirse gün/gün düzeltmeyle). Dijital içerikte etiketleri ikili kullanın: “kanunievvel”, “aralık”, “rûmî takvim”, “osmanlı takvimi”. Böylece hem tarihsel sadakati korur hem de bilgiye erişimi demokratikleştirirsiniz.
Provokatif Sorular: Tartışmayı Açalım
Kanunievvel’i olduğu gibi bırakmak, elit bir dil kulübüne üyelik kartı dağıtmak mıdır? Yoksa dilin katmanlarını sökmek, hafızayı basitleştirmek pahasına mı yürür? Arşivde sadakat mi, kamusal alanda erişilebilirlik mi ağır basmalı? Peki ya ikisini birden istememize kim engel?
Son Söz: Adı Değil, Amacı Kurtarır
Kanunievvel, tek başına ne günah keçisi ne de mucize. Onu eleştiriyorum çünkü tarihle kurduğumuz ilişkiyi gizemle değil şeffaflıkla büyütmek istiyorum. Terimlerin parıltısına değil, okuyucunun güçlenmesine yatırım yapalım. Bu yazıyı buraya kadar okuduysan, şimdi sıra sende: Sen “Kanunievvel”i okurdan sakınan bir dil oyunu mu, yoksa bağlamı zenginleştiren bir araç mı görüyorsun? Yorumlarda açık konuşalım; takvim, yalnızca zamanı değil, zihnimizi de düzenler.