Kayseri’de Bir Gün: Vajinal Ultrasonda Rahim Kanseri Korkusu
Bir Sabah, Bir Kadın, Bir Sorun
Kayseri’deki soğuk bir sabah, dışarıda kar yağarken, içimdeki karanlık daha da büyüyordu. 25 yaşımdaydım, hayatın tadını çıkarmaya çalışırken bir anda, doktorumun söyledikleri kafamı karıştırmıştı. “Bir kontrole gel, bir şeyler var, bir şüpheleniyoruz” demişti. O an, sanki dünya yavaşça durdu, içimden yükselen korku boğazıma kadar tırmanırken, kalbim de hızla çarpmaya başlamıştı. O an ne düşündüğümü hatırlamıyorum bile ama içimdeki o korku beni her şeyin önüne geçti.
Vajinal ultrasonda rahim kanseri görülür mü? Bu soruyu sormak bile istemiyordum. Ama her bir geçişi, her bir uykusuz geceyi hatırladıkça, cevabını bilmem gerektiğini düşündüm. O sabah her şey belirsizdi. Beni bekleyen şeyin ne olduğunu bilmiyordum.
Bir Bekleyiş ve Umut
O gün, Kayseri’nin o geleneksel, kışla örtülmüş havasında hastaneye doğru yol alırken, yolda her şey garip bir şekilde sessizdi. Adımlarım ağır, kalbim ise her adımda bir tık daha hızlanıyordu. Şehirdeki o karanlık havası, bir nebze de olsa bana içimdeki karanlığı yansıtıyordu. Sanki dünya bana, “Bunu atlatabilirsin, hayatta kalabilirsin” demek istiyordu ama içimdeki küçük ses, “Ama ya bu sefer geçemezsen?” diyordu.
Hastaneye vardım, randevum yaklaşıyordu. Beni bir odaya aldılar, doktorum ise beni sakinleştirmek için önce klasik şeyleri sordu. Fakat o an beynimdeki soruyu bir türlü soramıyordum. Vajinal ultrasonda rahim kanseri görünür mü? Her geçen dakika, bu soruyu kendime soruyordum ama dilim suskun kalıyordu. Sadece bir an önce sonuç almak istiyordum, bir umut kırıntısı bile olsa…
Bir Anlık Fırtına: Soruyu Sormak
Doktor odama geldi, bir cihaz yerleştirildi. O anda kendi içimdeki sessizliği duydum, kalbim başımda çırpınan bir kuş gibi çırpınıyordu. Doktorum oldukça sakin ve profesyoneldi. Gözleri bir umut ışığıydı, sanki beni rahatlatacak bir şey söyleyecek gibiydi.
“Vajinal ultrasonda rahim kanseri görünüyor mu?” diye sordum sonunda. Sözlerim sanki boğazımda düğümlenmişti ama çıkıp gitmişti. O soruyu sormak, içimdeki tüm korkuyu dışarıya salmak gibiydi. Sonunda rahatladım ama hala endişelerim peşimi bırakmadı.
Doktor gülümsedi ve “Ultrason, çoğu zaman erken evrelerdeki tümörleri tespit edebilir. Ama bazen, rahim kanseri gibi hastalıklar daha derin testlerle, biyopsi gibi yöntemlerle daha net ortaya çıkabilir” dedi. O anda beynimdeki o ağır taş biraz daha hafifledi, ama henüz tamamen rahatlamamıştım.
Sonuçlar ve Korku
Sonuçlarım birkaç gün içinde geldi. Rahim kanseri tanısı konmadı ama içimdeki bu belirsizlik her geçen gün biraz daha büyüyordu. Doktorum, her şeyin yolunda olduğunu söyledi, ama ben içimdeki karanlıkla bir türlü baş edemedim. Kanser, o an bana yabancı bir kelimeydi. Ama aynı zamanda her bir adımda, her bir nefeste, bana daha yakın hissediyordum.
Bu süreç, her kadının yaşaması gereken, her kadının mutlaka bir noktada düşünüp, yavaşça sindirip kabul etmesi gereken bir anıydı. Kayseri’nin bu soğuk günlerinde, kar ve kış bir arada olduğu gibi, içimde de iki zıt duygu vardı: Umut ve korku. Bir yanda, her şeyin yolunda olduğu hissi, diğer yanda ise bilinmeyenin getirdiği karanlık.
Bir Kadının Mücadelesi
Vajinal ultrasonda rahim kanserinin görülüp görülemeyeceğini bilmek, aslında bir kadının hayatındaki her anın kıymetini bilmesiyle ilgiliydi. Evet, ultrasonda bazen bu hastalık tespit edilebilir ama tıbbın sınırlarında her şeyin kesin olmadığı gerçeğiyle barışmak zor bir şey. Kayseri’de, karın ardında her şeyin gizli olduğu o sabah, ben bir kez daha hayatın kırılganlığını fark ettim. Bu yolculuk yalnızca sağlığım için değil, kendimi bulmam için de bir fırsat haline geldi.
Bundan sonra, sağlığıma daha dikkat edeceğim. Ama aynı zamanda, kaygılarımı, korkularımı da kucaklayacağım. Çünkü hayatta önemli olan, her anı olabildiğince doğru yaşamak ve her anın değerini bilmek.