İçeriğe geç

Yapmış olmak için yapmak ne demek ?

Yapmış Olmak İçin Yapmak Ne Demek? Eylemin Boşluğu Üzerine Felsefi Bir Düşünce

Bir filozofun gözünden bakıldığında, “yapmış olmak için yapmak” ifadesi yalnızca bir alışkanlığı değil, modern insanın varoluşsal bunalımını dile getirir. Eylem artık bir amaç değil, kendi gölgesine dönüşmüş bir zorunluluktur. İnsan üretir, çalışır, paylaşır — ama nedenini unutmuştur. Bu yazı, “yapmanın anlamı” sorusunu etik, epistemoloji ve ontoloji eksenlerinde tartışarak, eylemin değeri ile boşluğun sınırında bir yolculuğa çıkarıyor.

Eylemin Ahlakı: Etik Perspektiften Yapmak

Etik bakış açısından “yapmış olmak için yapmak”, niyetten kopmuş bir eylemdir. İyi bir eylem, yalnızca sonucu değil, niyetiyle de anlam kazanır. Kant’ın “iyi irade” kavramı burada yankılanır: Bir şeyi yaparken niyetin doğru değilse, eylemin de değerini yitirir.

Bugünün insanı, “iyi” olmayı değil “görünür” olmayı amaçlıyor. Sosyal medya, iş dünyası, hatta akademi bile “yaptım” diyebilmek için yapılan eylemlerle dolu. Fakat sorulması gereken şu değil midir? “Eylem, yalnızca iz bırakmak için mi vardır; yoksa iz bırakmadan da anlamlı olabilir mi?”

Etik düzlemde “yapmış olmak için yapmak”, sorumluluktan kaçışın zarif bir biçimidir. İnsanı vicdanın merkezinden çıkarır, yerine performansı koyar. Böylece eylem, içsel tutarlılıktan değil, dışsal beklentiden beslenir.

Bilmenin Boşluğu: Epistemolojik Bir Yaklaşım

Epistemoloji açısından bakıldığında, “yapmış olmak için yapmak”, bilginin yüzeysel bir biçimde edinilmesiyle ilgilidir. Bilmek artık bir süreç değil, bir etiket haline gelir. İnsan, gerçekten anlamak yerine, bilmiş görünmek için öğrenir.

Bir düşünelim: Kaç kez bir kitabı bitirdik ama içeriğini anlamadan “okudum” dedik? Kaç kez bir projeyi tamamladık ama neden yaptığımızı sorgulamadık? İşte burada “yapmak”, bilmenin yerine geçmiştir. “Bilginin eyleme dönüşmediği yerde, bilgi gerçekten bilgi midir?”

Epistemolojik olarak bu durum, hakikatin araçsallaştırılması anlamına gelir. İnsan, gerçeğe ulaşmak yerine, “ulaşmış görünmeyi” seçer. Böylece eylem, bilgiye değil, biçime hizmet eder.

Varoluşun Yankısı: Ontolojik Perspektiften Eylem

Ontoloji, “var olmak” sorusunu merkeze alır. Bu bağlamda “yapmış olmak için yapmak”, varoluşun bir krizi olarak karşımıza çıkar. Varlık artık kendi özünden uzaklaşmış, eylem aracılığıyla kendini kanıtlamaya çalışmaktadır.

Heidegger’in “Das Man” kavramı — yani “herkesin yaptığı gibi yapmak” — tam da bu durumu anlatır. İnsan, özgünlüğünü kaybeder; başkalarının ritmine uyar. Eylem, özden değil, alışkanlıktan doğar. “Yapıyorum, öyleyse varım” diyen modern insan, aslında var olmanın değil, var görünmenin peşindedir.

Bu noktada soru kaçınılmazdır: “Eylem, varlığı mı üretir, yoksa varlık mı eylemi?”

Ontolojik anlamda “yapmış olmak için yapmak”, varoluşun kendi anlamını tüketmesidir. İnsanı “olma” hâlinden çıkarır, “yapma” zorunluluğuna hapseder.

Modern İnsanın Hız Tutkusu ve Anlamsız Eylem

Günümüz insanı için durmak, neredeyse suçtur. Hız, çağın yeni etiğidir. Herkes bir şey yapıyor, herkes “meşgul”. Ancak bu meşguliyetin altında büyük bir boşluk yatıyor. Çünkü “neden yaptığımızı” unuttuğumuzda, her eylem anlamsızlaşır.

“Yapmış olmak için yapmak” tam da bu noktada doğar: Eylem, artık bir anlam arayışı değil, bir kaçıştır. İnsan, varlığının sessizliğini susturmak için sürekli hareket eder. Ama nereye?

Etik, Bilgi ve Varlık Arasında: Denge Arayışı

Etik, epistemoloji ve ontoloji arasında bir denge kurmak, anlamlı eylemin anahtarıdır. Eylem, ancak bu üç boyut bir araya geldiğinde değer kazanır:

– Etik olarak: Niyet doğru olmalı.

– Epistemolojik olarak: Bilgi derin olmalı.

– Ontolojik olarak: Eylem, varlığı doğrulamalı.

Bu üçü eksik olduğunda, geriye yalnızca bir “yapılmışlık hissi” kalır — içi boş, yankısız ve tekrara mahkûm.

Sonuç: Yapmanın Sessiz Trajedisi

“Yapmış olmak için yapmak”, çağımızın en görünmez krizidir. İnsan, eylemle anlam bulmak yerine, eylemle kendini kaybetmektedir. Belki de yeniden sormamız gereken şudur: “Yapmak mı bizi var kılar, yoksa anlamlı yapmak mı?”

Gerçek eylem, sessiz bir tanıklıkla değil, bilinçli bir varoluşla mümkündür.

Ve belki de en derin bilgelik, her şeyi yapmakta değil; neden yaptığını bilmekte saklıdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mecidiyeköy escort
Sitemap
prop money