Giriş: Güç, Zaman ve Etkileşim: Asenkron Dünyanın Analizi
Güç ilişkilerinin ve toplumsal düzenin ne kadar karmaşık olduğunu düşündüğümüzde, belki de en temel sorulardan biri şudur: Zamanı nasıl kontrol ediyoruz? Kim zamanın akışını kontrol ediyorsa, aslında birçok yönüyle dünyadaki güç dinamiklerini de elinde tutuyor demektir. Politikada olduğu gibi, teknoloji dünyasında da zamanın yönetimi, gücün el değiştirdiği, eşitsizliklerin pekiştirildiği ya da dönüştüğü bir alan olabilir.
JavaScript’teki`async`ve`await`kavramları, yalnızca bir yazılım tekniği olmanın ötesinde, zaman ve etkileşim üzerinden, iktidar ve toplumsal yapı üzerine düşünmemize olanak veren bir metafor olarak karşımıza çıkıyor. Bu yazıda, “async/await” terimlerini toplumsal, siyasal ve kurumsal perspektiflerden inceleyeceğiz. Çünkü tıpkı bir yazılımın asenkron yapısı gibi, günümüz toplumsal ve siyasal yapılarında da güç, zaman ve katılım asenkron bir şekilde işlerken, bu durumun ideolojiler, meşruiyet ve yurttaşlıkla nasıl kesiştiğini anlamak kritik bir soru oluşturuyor.
Async/Await: Teknikten Toplumsala
Asenkron Programlamanın Temelleri
JavaScript’te asenkron programlama, temel olarak işlemlerin birbirine sıralı bir şekilde yapılmasını değil, paralel bir biçimde işlemlerin yürütülmesini ifade eder.`async`ve`await`anahtar kelimeleriyle, yazılımcılar, zaman alıcı işlemleri blokaj olmadan, birbiriyle paralel şekilde çalıştırabilir. Bu, işlerin daha hızlı ve verimli gerçekleşmesine olanak tanır. Programlama açısından, sırasıyla işlerin yapılması zorunlu değildir; işler birbirini beklemeden yürütülebilir, zamanın kontrolü daha esnek hale gelir.
Toplumsal düzlemde ise, bu asenkron yapıyı, bir toplumda güç dinamiklerinin nasıl çalıştığına, demokratik katılımın şekline, devletin nasıl işlediğine dair bir analoji olarak kullanabiliriz. Zira günümüz toplumlarında, işler bazen ardışık değil, birbirinden bağımsız ve farklı hızlarda ilerler. Hükümetler, büyük kurumlar ve toplumsal yapılar, bir yazılım gibi, aynı anda çok sayıda işlemi birbiriyle senkronize olmadan, farklı zaman dilimlerinde yönetebiliyorlar.
İktidar, Zaman ve Katılım
Güç ilişkilerinde, zaman genellikle merkezi bir rol oynar. Hangi toplumsal katmanların, hangi zaman diliminde konuşma hakkı olduğu, kimin hangi kararları alacağı, kimin hangi süreçlere katılacağı, doğrudan iktidarın dağılımıyla ilgilidir. Toplumlar, belirli karar mekanizmalarını hızla hayata geçirirken, bazı grupların bu süreçlerden dışlanması da mümkündür. Asenkron yapılar, bir bakıma, katılımın bu tür dışlanmalarını da temsil edebilir. Her birey aynı hızda katılmıyor; kimisi beklemek zorunda kalıyor, kimisi ise anında karar alabiliyor.
Yerli halkların, göçmenlerin, kadınların, gençlerin ve diğer marjinalleşmiş grupların siyasal katılımı, genellikle asenkron bir şekilde işler. Karar alıcılar, bu grupların taleplerine sıklıkla geç kalır, bazen de göz ardı eder. Bu, devletin işleyişine dair bir sorundur; zira katılım hakkı herkese eşit dağıtılmadığında, demokratik meşruiyet sorgulanabilir. Tıpkı yazılımda bir işlem tamamlanmadan diğerinin başlamaması gerektiği gibi, siyasette de karar süreçlerinin, katılımcıların talepleriyle paralel bir şekilde ilerlemesi beklenir.
Meşruiyet ve Demokrasi: Asenkron Güç Dinamikleri
Meşruiyet ve Hız
Devletlerin ve kurumların meşruiyeti, genellikle halkın kendini temsil edilen hissetmesine dayanır. Ancak bu temsil, toplumsal beklentiler ve taleplerle senkronize olmalıdır. Asenkron yapılar, halkın taleplerinin geri planda kalmasına, zamanında yerine getirilmemesine neden olabilir. Bu, demokratik sistemlerde meşruiyetin erozyonuna yol açar. Çoğu zaman, devletin ve toplumsal yapının zamanla uyumlu olarak çalışması beklenir; ancak siyasi kararlar alınırken, bu kararlar bazen yıllarca süren beklemelere yol açabilir.
Son yıllarda, Brexit, göçmen krizleri veya pandeminin ardından ekonomi politikaları gibi olaylar, iktidarların asenkron şekilde tepki verdiğini gösteriyor. Belirli gruplar ve bölgeler, bu kararların etkilerinden daha önce veya daha sonra etkileniyor. Kararların bekletilmesi veya hızlandırılması, iktidarın elinde olan bir gücün aracıdır. Bu da siyasal meşruiyetin bir ölçüsüdür: “Yönetim halkın isteklerine ne kadar hızlı ve eşit bir şekilde cevap veriyor?” gibi bir soru ortaya çıkar.
Toplumsal Kurumlar ve Zamanın Yönetimi
Bir kurumun etkili çalışabilmesi için zamanın yönetimi kritik bir unsurdur. Demokrasi adına kararlar alınırken, bu kararların ne kadar hızlı ya da yavaş alındığı da toplumun güç ilişkilerini şekillendirir. Toplumsal kurumlar, asenkron bir yapıyı temsil ederler. Devletin farklı organları, yerel yönetimler, ekonomik kuruluşlar — her biri kendi hızında işlev gösterir.
Sosyal hizmetlerin sağlanmasında ya da kamu hizmetlerinin dağıtımında görülen asenkronluk, doğrudan vatandaşların hayatını etkileyen bir sorun haline gelir. Özellikle eşitsizliğin arttığı dönemlerde, bu farklar daha belirginleşir. İnsanlar, devletin ve toplumsal kurumların farklı hızlarda tepki verdiği bir dünyada yaşıyorlar. Söz konusu eşitsizlikler, katılım hakkını sınırlayabilir.
Güncel Siyasi Olaylar: Asenkron Güç ve Katılım
Karşılaştırmalı Bir Perspektif: ABD ve Türkiye
ABD ve Türkiye gibi ülkelerde görülen örneklerde, asenkron güç ilişkilerinin toplumsal yansımalarını gözlemleyebiliriz. Örneğin, Trump’ın başkanlığı döneminde sosyal medyanın gücü, belirli toplumsal grupların sesi daha hızlı yükseltmesine neden oldu. Ancak, bu seslerin yankı bulması ya da siyasal alanda kabul görmesi, devletin ve ana akım medyanın hızına bağlıydı.
Türkiye’de ise, özellikle son yıllarda, hızlıca alınan siyasi kararların ve uygulamaların toplumun belirli kesimleri üzerinde ne gibi etkiler yarattığına şahit olduk. Toplumun bir kısmı hızla değişen politikalarla karşılaşırken, diğer kısmı bu kararları anlamakta ya da onlara tepki vermekte zorlandı. Bu da toplumsal meşruiyeti zayıflatan bir unsura dönüştü. Kendi hızında değişen iktidar yapıları, toplumsal güveni sarsabiliyor.
Provokatif Sorular ve Kişisel Değerlendirmeler
– Toplumların eşit katılımını sağlamak adına iktidar yapıları nasıl daha adil bir şekilde zaman yönetimini yapabilir?
– Asenkron karar mekanizmaları, toplumsal huzursuzluğu artıran bir faktör müdür?
– Hangi gruplar, zamanın kontrolünü daha fazla elinde tutuyor ve bu ne anlama geliyor?
Bunlar, “en iyi” bir toplum düzeninin nasıl olması gerektiği üzerine düşündürten sorulardır. Herkesin eşit hızda katılım sağladığı, meşruiyetin zayıflamadığı bir toplum mümkün mü? Ya da belki de, asenkronluk, çağımızın kaçınılmaz gerçeği midir?
Sonuç: Zaman, Güç ve Toplumsal Yapı
Asenkron programlama dünyasında olduğu gibi, toplumsal ve siyasal yapılar da zamanın kontrolü ve işleyişi açısından dinamik bir yapıya sahiptir. Kim zamanın akışını kontrol ediyorsa, toplumsal düzeni de belirliyor olabilir. Güç, kimi zaman hızlı alınan kararlarla pekişirken, kimi zaman da uzun süren beklemelerle kararsızlık yaratıyor. Meşruiyet ve katılım, bu güç ilişkilerinin şekillendiği en önemli alanlardır. Zamanın, gücün ve katılımın bu şekilde asenkron işlediği bir dünyada, daha adil ve katılımcı bir sistemin mümkün olup olmadığını sorgulamak, belki de çağımızın en önemli sorularından biridir.